Milyonlarca işsizin arasında istatistiklere göre bir işiniz olduğu için şanslı sayılırsınız. Ancak durum öyle mi acaba? Her sabah işinize zamanında varmak için trafik işkencesi ile boğuşuyorsunuz. Özel aracınız yada iş yerinizin servis imkanı da yoksa tıklım tıkış otobüslerde adeta pert olmuş bir vaziyette iş yerlerine varıyorsunuz. İş başı yapmadan enerjinizin yarısı eriyip gidiyor. Masanızda sizi bekleyen onca işi düşündüğünüzde ise zaten güne enerjininiz düşük olarak başladığınız için demoralize bir şekilde masanıza oturuyorsunuz.
Parton yada yöneticiniz sizden tam, doğru ve hızlı bir çalışma performansı beklemektedir. Acaba sizden beklenen tüm bu işleri hatasız ve hızlı bir şekilde yapabilmeniz için gerekli moral ve motivasyonunuz bulunuyor mu? Yöneticiniz sizin yaptığınız hatasız işler karşılığında sizi yeterince taktir edip güdüleyebiliyor mu? Günümüzde bir çok yönetici, yönetiminde çalıştırdığı personele iş yaptırabilme becerisine tam olarak sahip değil. Personele emrivaki yaparak iş verdiklerinde işin bir an önce bitmesini istiyorlar.
Ancak insanlar herşeyden önce bağlı oldukları yöneticilerin kendilerini moral ve motivasyon olarak güdülemesini beklemektedir. Yönetmek kavramı insanların gönüllerini kırarak değil kazanarak olmalıdır. Bu sayede insanlar yöneticilerine bir üst makamdan eleştri gelmesin düşüncesi ile işlerine dört elle sarılarak daha kaliteli ve zamanında biten iş çıktıları sağlamaktalar. Moral ve motivasyonu yüksek olan çalışanlar iş yerine aidiyet duygusu ile bağlanarak çalışmaktan keyif almaya başlayacaklardır. Yöneticilere burda çok büyük işler düşmektedir.
Yöneticiler çalışanlarının moral ve motivasyonlarırı yüksek tutmak için neler yapabilir?
- Çalışanları düzgün yaptıkları işler karşılığında gurur okşayıcı sözler söyleyerek onların moral ve motivason düzeylerini yükseltebilirler.
- Onlarla çalışmaktan mutlu ve memnun olduklarını çalışanlarına hissettirebildikleri ölçüde çalışanların morallerini düzeltebilirler.
- Kaliteli ve zamanında yapılan iş çıktıları için küçük ödüller verilebilir örneğini ;öğlen yemeği ismarlama, küçük hediyeler verme vs.gibi.
- Çalışanlarda bir takımın oyuncusu olduğu ve hep birlikte bir aile oluşturdukları düşüncesi oluşturulabildiği ölçüde daha kaliteli iş çıktıları elde edilebilir.
- Tüm çalışanlar ile ortak sosyal aktiviteler düzenlenerek birbirlerini daha iyi tanıma ve kaynaşma adına öncülük edebilirler.
- Çalışanların dertlerine sıkıntılarını dinleyip ,çözüm ürettikleri ölçüde iş yerinde moral ve motivasyon sağlanabilir.
- Çalışanların sosyal imkanları, yaşam standartlarına uygun bir hale getirilerek moral ve motivasyon yükseltilebilir.
Yöneticiler, yukarıda belirtilen maddelerdeki anlayışları benimsedikleri ölçüde çalışanlarını olumlu yönde güdüleyerek Lider'e dönüşebilirler. İşte burada "Yönetici ve Lider" kavramının farkına vurgulama yapmış oluyoruz. İş dünyasındaki başarıyı geriren en büyük etkenlerin başında elbette çok çalışmak gelir.
Ancak ,motivasyonu, enerjisi düşük ve olumlu anlamda güdülenemeyen çalışanlar eksik, hatalı ve yavaş bir şekilde çalışarak hem şirketlerde hem de iş dünyasında ekonomik anlamda kayıplara neden olmaktalar. Geniş bir perspektiften baktığımızda mutsuz çalışanlar topluluğunun yaptıkları isteksiz çalışmalar nedeniyle kalitesiz iş çıktıları ürettiklerini ve bunların da ekonomimize zarar olarak yansıdığını görmekteyiz
Şu halde burdan çıkaracağımız ders; her insan bir değerdir ve onların gönülleri kazanılarak güdülendiklerinde hem iş yerimizde hem de iş dünyasında mutlu çalışanlar topluluğu yaratmış oluruz ve bu durum da ekonomik göstergelerimize olumlu bir şekilde yansıyacaktır.
Mesut YÜKSEL
0 yorum:
Yorum Gönder