29 Eylül 2015 Salı

FARKINDALIĞIN FARKINA VARIN!






Uzun bir süredir yazı yazmıyordum. Nedeni ise belki bir küskünlük belki bir kırgınlık ile karışık ruh hali olabilir ancak yazmadıkça da dolduğunu hissediyor insan. Bazen deşarj olma adına yazmalı ve daha çok yazmalıyım şeklinde iç dünyam ile savaş veriyorum. Birçok şeyi yazsam da her şeyin eskisi gibi devam ettiğini görmek belki de beni yazmaktan soğutuyor. Sonuç mu? Satırlar ve kelimeler yine galip geliyor ve işte bu yazıyı okumaktasınız. Bu güne kadar 55 blog yazısı yazdım. Bunlardan bir kısmı İnsan Kaynakları alanındaydı. Bir kısmı sosyolojik konularda benim düşünce ve yorumlarımdan oluştu. 

Bir kısmı da acizane felsefe , hayatı tanıma ve anlama adına kaleme alınmış yazılar oldu. Bu yazılar birçok okuyucuya çeşitli sosyal medya kanalları aracılığı ile ulaştı, birçok insandan beğeni ve yorum aldı. Fakat sadece bu kadar. Sizce fazlası olabilir miydi? Örneğin iş arıyorsunuz ve iş dünyası hakkında çeşitli yazılar kaleme alıyorsunuz ve değişik fikirler ve bakış açıları ile sektöre öneriler getirebilecek kapasitede birisiniz. Üretken ve yaratıcı insanlar işverenler tarafından değerlendirilmek ve keşfedilmek isterler. Bu ülkemizde genelde pek mümkün görünmüyor. Yazılar sadece okunup arada da beğeni  ve yorum alıyor. 

Oysa firmalar bu insanları tanıma adına  davet etmeli ve onlarla fikir alışverişinde bulunmalıdır. Farkındalık fark yaratmak ile başlar ve bu fark kişinin fikirleri ve düşüncelerinde gizlidir. Yetenek keşfi ise çok iyi bir gözlem ve analiz yeteneği gerektirir. Yetenek bünyesinde yaratıcılığı da barındıran bir olgudur. Dolayısı ile yazı yazan, şiir yazan, beste yapan, sanatın herhangi bir dalı ile uğraşan insanlar genelde toplumsal konulara duyarlı, üretken ve çalışkan insanlardır. Onların bu yönünü işe alımlarda keşfedebilmek başlı başına profesyonel ve evrensel bir İK anlayışı gerektirir. 

Sayısal zeka muhasebe ve istatistiksel verilerin sıklıkla kullanıldığı departmanlarda aranacak önemli bir kriter olurken, Sosyal Zeka ise İK, İletişim, Reklam, Halkla İlişkiler, vb. sektörlerde daha baskın olmaktadır. Dolayısı ile işe alımlarda zekayı ölçmeye yönelik uygulanan testler ve sınavlar ne derece yeterlilik gösterebilir? Sayısal Zeka isteyen bir bölüme Sosyal Zekası ön planda olan birisi alınırsa o bölümde sizce ne ölçüde bir başarı elde edilebilir? Yada tam tersi bir örneği düşünelim. 

Bu yönüyle işe alım kısmı tamamen yeniden revize edilerek eksikler tamamlanmalı ve işletmede doğru eleman alma yönünde adımlar atılmalıdır. Milyonlarca işsizin olduğu bir ülkede yaşıyoruz. Bir iş ilanına binlerce insan başvuruyor ve farkındalık yaratan insanlar işe alınıyorlar. ( Referans ve etiket hariç ) Her insan bir değerlidir ve mutlaka işletmeye katma değer sağlayacaktır. 

Ancak işe alımlarda İK evrensel  kriterleri esas alarak çok daha adil ve objektif bir ik anlayışını hayata geçirebilmelidir. Firmanızda fark yaratabilecek insanlar çok yakınınızda iş arıyor olabilir. Dolayısı ile bu insanları keşfetmek için sadece biraz gözlem ve dikkat yeterli olacaktır. 

Farkındalığın farkına varın ve fark yaratın!

Mesut YÜKSEL

Twitter Delicious Facebook Digg Stumbleupon Favorites More

 
Design by Free WordPress Themes | Bloggerized by Lasantha - Premium Blogger Themes | Colgate Coupons