İş Güvenliği'nin tarihsel gelişimini incelediğimizde bu mesleğin kümülatif olarak ve gelişerek günümüze kadar geldiğini görmekteyiz. Sanayi devriminin gelişmesi ile birlikte fabrikalarda, madenlerde yada inşaatlarda yaşanan ölümlü iş kazaları nedeni ile artık bu işin denetim ve kontrolü devletten çıkacak yasalarca sağlanmalı ve iş yerlerinde de bu yasaların ve yönetmeliklerin bir uygulayıcısı olmalı? Düşüncesi ile "İş Güvenliği Uzmanlığı" mesleği doğmuştur.
Avrupa'da bu kültürün bizden çok daha ileride olduğu ve oturduğu aşikar. Türkiye'de henüz çok yeni olan 6331 Sayılı "İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu" ve çıkarılan onlarca yönetmelik, sürekli güncellenmeye devam etmektedir. Bütün bu mevzuatın iş yerlerinde uygulanması sorumluluğunu Devlet büyük oranda Uzmanların omuzlarına yüklemiştir. İş yeri hekimleri yasanın "İş Sağlığı" kısmında sadece iş yerlerinde çalışanları muayene edip reçete yazmakta ve mevzuat çerçevesinde bu sorumluluğa yeterince ortak olmamaktadır.
Hekimler; Uzmanların hazırladığı Risk Analizi, Acil Eylem Planı, Yıllık Çalışma ve Yıllık Eğitim Planı gibi son derece önemli belgelere imza atmak dışında hiçbir katkı sağlamamaktadır. Uzmanlar, İşveren, Müfettiş, Mahkeme ve OSGB kıskacında, mevcut yasa ve yönetmelikler çerçevesinde idealist bir şekilde ve özveri ile mesleğini uygulamak için adeta birer nefer gibi çalışmaktalar. Uzmanlar sorumluluk bilinci ile 20 küsür bilim dalından süzülen bilgileri iş yerlerinde uygulamaya çalışan insanlardır. Meseleye bu gözle bakarsak sanırım bazı şeyler daha bir rayına oturacak ve meslekle ilgili ön yargılar da ortadan kalkacaktır. Her şeyden önce "İnsan Hayatı" her inançta en kutsal emanettir.
Uzmanlar iş yerlerinde insan hayatını korumaya yönelik tedbir aldıran insanlar olduğuna göre yaptıkları iş son derece kutsal bir görevdir. Artık bu sektör çalışanları kurulacak bir "Meslek Odası" vasıtasıyla temsil edilmeli ve bu meslek hak ettiği yere ve saygıya bir an önce kavuşturulmalıdır. Mevcut yasalar ve yönetmeliklerde İş Güvenliği Uzmanlarının "Sosyal Hakları" düzenlenmediğinden uzmanlar OSGB' lerin tutturabildiği ücretleri dayatma politikalarına maruz kalmaktadır. Maaşını işverenden alan bir uzmanın yasa ve yönetmelikleri uygulatabilmek noktasında ne kadar bir yaptırım gücü olabilir? Tüm bunları bir kefeye koyduğumuzda tam bağımsız ve yaptırım gücü olan bir uzman profilini sektörde bir an önce hayata geçiren adımlar atılmalıdır.
Yapı itibarı ile verilen hizmet bir kamu hizmeti olduğu halde uzmanların sosyal hakları piyasanın kaderine terk edilmiş durumdadır. Devletin mevcut yasa ve yönetmeliklerde bir değişiklik yaparak bu durumu net bir şekilde düzenlemesi ve mevcut sorunları çözmesi elzem bir hale gelmiştir.
Her ne kadar sektörde bir takım sıkıntılar baş gösterse de yine de içimizde bu mesleği ileride güzel günlerin beklediğine dair hep bir umut taşımaktayız. Tünelin sonu aydınlık ve çıkmaya az kaldı!
İleride tüm uzmanları temsil edecek bir ODA mutlaka kurulacak ve gelecekte de bu mesleği yapan seçkin insanlar, devletin ve toplumun nazarında daha saygın bir yer edineceklerdir.
Mesut YÜKSEL
4 yorum:
Ne güzel yazmışsınız mesut bey kaleminize sağlık ,sektörün adeta dili olmuşsunuz yazılarınızdaki doğruluğa tüm ictenlikle katılıyorum tesekkur ederiz.
Ben de size Teşekkür ederim değerli yorumunuz için Ömer Bey :)
Mesut Bey uzmanlar olarak en büyük sorunsalımızı kaleme almışsınız emeğinize sağlık.. umarım yazılarınız gerekli yerlere ulaşır ve bizde bu sömürüden kısa zamanda kurtulup hakettiğimiz yerlere gelebiliriz..
Berna Hanım değerli yorumunuz için teşekkür ederim.Güzel dileklerinize ben de aynen katılıyorum :)
Yorum Gönder