30 Haziran 2016 Perşembe

DEĞİŞİM ZAMANI!



Yaşamın neresindeyim? Nokta içinde noktayım, ne var ne de yoktayım...!!! demiş şair. Yaşamın anlamını sorgularken objektif bir yargıya varmak gerçekten güçtür. Yetiştirilme tarzınız, okuduğunuz okullar ve sosyal çevreniz yaşama nasıl baktığınızı şekillendirmeye başlar. Nasıl bir kişi olmanızda aslında bir nevi sosyal çevreniz etkilidir. Aslında hiç birimiz genelde olmak istediğimiz insan yada olmamız istenilen insan olamayız. 

Kısıtlı imkanlar doğrultusunda bir çoğumuz gelişim evremizi zenginleştirmeden ölür gideriz. Oysa neydi bilgeliğe giden yol? Daha fazla araştırmak, okumak ve bir takım değer yargılarına varmak mıydı? İnsanları olduğu gibi kabullenmek belki yada onlara bilgi aktarımı gerçekleştirebilmek. Evren ve insan birbirini tamamlayan iki akıllı düzen gibi görünüyor. Milyarlarca yıldır var olan bir evrende trilyonlarca galaksiden biriyiz. 

Yüz binlerce yıllık gelişim evremizde insanlık belirli bir aşamaya geldi gelmesine ancak halen erdemli insan modeline ulaşmış değiliz. Felsefenin ve bilimin sorguladığı dünya düzeninde inançlarımız da yaşantımıza egemen olmaktadır. Tüm inançların ve felsefelerin buluştuğu ve kesiştiği ortak bir alan mevcut. O alan insanlığın ortak paydasıdır, oksijen ve hayat merkezidir. Bu alandan kastım insani erdemlerdir. 

Evrensel olarak düşündüğümüzde her insan eşittir ve her insanın yaşama hakkı bulunmaktadır. Tüm insanlar birbirlerine saygı göstermek zorundadır. Herkes fikrini beyan etmekte özgürdür ve kişisel özgürlüğü  başkasının özgürlük alanı ile sınırlıdır. Meseleye bu açıdan bakarsak insanlık binlerce yıldır zamanının büyük bir kısmını savaşlara ve birbirlerini yok etmeye harcadı. Bu kayıp zaman bilim ve gelişmeye ayrılsaydı belkide şu an olduğumuzdan 1000 yıl ileride olurduk. İnsanlık bu kayıp zaman nedeni ile olması gereken seviyeye halen ulaşamadı. 

Bu eksik gelişim evresi nedeni ile halen dünya üzerinden kan ve göz yaşı eksik olmuyor. Herkesin üzerine düşen bir misyonu olmalı. Bu misyon kişisel gelişimimizi en üst seviyeye çıkararak insanlığın temel değerlerine hizmet etmek ve dünya gezegeninde barış ve huzurun yeniden tesis edilmesine katkı sağlamak olmalıdır. Bunun için hep birlikte zihinlerimizi meşgul edelim ve kolları sıvamaya başlayalım. Milyonlarca beyinin bu şekilde düşündüğünü bir düşünün? 

Hadi durma.!!. düşün ve çabala...!!

Mesut YÜKSEL

6 Haziran 2016 Pazartesi

ERDEMLİ İNSAN OLMA BİLİNCİ




Yaşamanın anlamını düşünmek bazen insanı bilinmeyene doğru bir yolculuğa çıkarır. Her nefes aldığımızda bize bahşedilen bir ömrü yaşamanın keyfine varırız. Dünyaya bakışımız ve hayatı algılayışımız aslında bizim temel felsefemizdir. Tüm ömrümüz boyunca bu ilkeler doğrultusunda yaşarız ve ardımızda iyi yada kötü bir iz bırakırız. Erdemli bir insan olabilme bilinci maalesef çağımızda çok az insanda bulunuyor. Dolayısı ile toplumların kalkınması ve aydınlanması aslında bu olguya bağlı. Her insan dünyaya neden geldik? Ve neden ölüyoruz? Bu soruları kendine sorar fakat çoğu zaman cevap bulamayabilir.

Amaçsızca yaşayıp yok olmak varoluş nedenine aykırıdır. Herkes İnsanlığa faydalı işler ile meşgul olmalıyım şeklinde bir düşünce yapısı ile hareket ederse bu bilinç toplumun tüm katmanlarına yayılacak ve sonunda aydınlanmış ve ileri medeniyetler seviyesine ulaşmış bir toplumsal model ortaya çıkacaktır. Zaman var olduğundan beri evrenin ve insanlığın gelişimi hızla devam ediyor. Yüz binlerce yıllık bu gelişim bizlerin daha fazla aydınlanmasını sağladı ve tüm bilgiler kümülatif olarak günümüze kadar ulaştı. İnsanlık artık Milenyum ile birlikte aydınlanma çağına girdi ve her alanda sürekli bir gelişim içerisinde ilerliyor. Bu ilerlemenin gerisinde kalan toplumları ancak ve ancak bir mucize yada ileri görüşlü bir devrimci asrileştirebilir. Bu ise her topluma nasip olmayan bir şanstır. 

Her şeyin bilimsel olarak bir açıklaması mevcut mu? Bunları sorgularken evrendeki karadelikler bazen zihnimizi de yutuveriyor. Geniş bir mikrokosmos içerisinde yaşayan canlılar ve binlerce keşfedilmeyi bekleyen gezegen aslında içerisinde yaşadığımız dünyada meselelere ne kadar dar perspektiften baktığımızı ve bazen de bu bakış açısı nedeni ile bir çok konuda yanıldığımızı bizlere ispatlamaktadır.

Bilim ve teknoloji baş döndürücü bir hızla ilerlerken ve zaman hızla akıp giderken her geçen saniye vakti nasıl kullandığımız ile ilgili olarak kişisel gelişim hanemize kar yada zarar olarak kaydediliyor. Bu bilinç ile içerisinde yaşadığımız dünyayı sorguladığımızda hiçbir şeyin durağan olmadığını ve her şeyin aslında bir matematiksel sistem içerisinde sayılardan ibaret olduğunu ve bu sistemin mükemmel bir şekilde işlediğini görmekteyiz. Fizik kanunları evreni ve galaksileri sayısal veriler ve formülasyon ile açıklayarak mevcut bilgileri temellendirme gayreti içerisinde. Bu kadar gelişen ve değişen bir dünya düzenine bizler kayıtsız kalamayız.

Her birimizin bu dünyada bir misyonu olmalı. O misyon ise insanlığın ortak değerlerine hizmet etmek ve erdemli bir insan olabilmek olmalıdır. İnsanoğluna bahşedilen en yüce nimet olan aklı birbirimizi yok etmek yerine var etmek için kullanmalıyız.

Bu bilinç bir tohum gibi zihinlerimizde yeşerdiğinde insanlık ormanında hep beraber ışığa doğru yürüyerek aydınlanacağız!



Mesut YÜKSEL

Twitter Delicious Facebook Digg Stumbleupon Favorites More

 
Design by Free WordPress Themes | Bloggerized by Lasantha - Premium Blogger Themes | Colgate Coupons